Breaking News
Loading...

UZAY - SPACE

UZAY YA DA FEZÂ, DÜNYA'NIN ATMOSFERI DIŞINDA VE DIĞER GÖK CISIMLERI ARASINDA YER ALAN, GÖK CISIMLERI HARIÇ, EVRENIN GERI KALAN KISMINDAKI SONSUZ OLDUĞU DÜŞÜNÜLEN BOŞLUĞA VERILEN ISIMDIR. ORTALAMA SICAKLIĞI -270 °C, MUTLAK SIFIR NOKTASI ISE -273 SANTIGRAT DERECEDIR. ATMOSFER ILE UZAY ARASINDA KESIN BIR SINIR BULUNMAMAKTADIR, FAKAT DÜNYA'NIN ATMOSFERI YUKARI DOĞRU ÇIKILDIKÇA INCELMEKTEDIR. UZAYDA TAHMINEN MILYARLARCA GALAKSI BULUNMAKTADIR. BU TAHMINI GALAKSILERIN IÇINDE TAHMINEN MILYONLARCA SISTEMLER, GEZEGENLER VE ASTROITLER BULUNMAKTADIR. FIZIKÇI CARL SAGAN'IN KITABI "KOZMOS" DA YAZDIĞI ÜZERINE EVRENSEL ATOM SABITI 1088 KADAR YANI 10 ÜSSÜ 88, CARL SAGAN'A GÖRE EVRENDE TAHMINI 10'UN YANINDA 88 SIFIR TANE ATOM VAR (ON OKTOVIGINTILYON). BU ŞEKILDE BIR HESAPLAMA VE INSANOĞLUNUN BILDIĞI HER TÜRLÜ GALAKSI UZAYIN BÜYÜKLÜĞÜNÜ KANITLAR. ALBERT EINSTEIN'IN GÖRELILIK TEORISINE GÖRE UZAY ELASTIKE BIR DOKUYA SAHIPTIR. CISIMLERIN BU ELASTIKE DOKUYU BÜKMELERINDEN DOLAYI YERÇEKIMININ OLDUĞUNU ILERI SÜREN KURAMDIR. UZAY'DA ZAMAN KAVRAMI YOKTUR. ZAMAN, BIZIM ALGILARIMIZLA YARATTIĞIMIZ BIR KAVRAMDIR.

Uzay karanlığı, büyüklüğü, olayları ile ilgi çekici, karmaşık ve araştırmaya değer olmuştur. Bu yüzden insanlar her çağda uzayı merak etmiştir. Bu yüzden sürekli uzayı araştırmak için icatlar yapmıştır. Teleskop bu alanda çok önemli bir alettir. Çağlar geçtikçe insanlar daha güçlü teleskoplarla uzayı incelemiş, uzay hakkındaki bilgilerini artırmıştır. Böylece merakını gidermeye başlayan insanoğlu bununla yetinmeyip uçarak daha fazla bilgi toplamak istemiştir. İnsanlığın uçmayı keşfetmesiyle Dünya'yı çevreleyen yakın uzay hakkındaki bilgiler, daha da artmaya başladı. Nihayet, güçlü füzeler, yapma uydular, Ay 'a insanlı ya da insansız araçlar gönderilmesi, yapay uydular geliştirilmesi, çok güçlü radyo teleskoplarla (bkz.Hubble Uzay Teleskobu) uzayın derinliklerinin araştırılması, 20. yüzyılın ikinci yarısında insanlığın uzay hakkındaki bilgilerini önemli ölçüde genişletti. Ayrıca insanlık uzayı araştırmak için "astronomi" bilimini doğurdu.
Bu arada teorik fizik ve astronomi konusunda devrim yapacak görüşler ortaya atan Einstein gibi bilginlerin uzay konusunda ortaya attıkları pek çok kuram, gözlemcilerin uzay üzerine verdikleri bulguların mantıklı bir şekilde açıklanmasını sağladı.
Uzay konusundaki ilk sağlam bilgiler, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında, özellikle kuzey ülkelerinde kurulan gözlemevleri sayesinde alındı. ABD'nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Palamar Gözlemevi, Dünya'da mevcut gözlemevlerinin en büyüğüdür. Buradaki aynalı teleskopun çapı 5 m, yüksekliği 40 metre dir.Bu gözlemevlerinde uzaydaki gökcisimlerinin kütlesi, hacmi, ışığının şiddeti vb. incelenmektedir. Uygulamalı fiziğin geliştirdiği tayf (spektrum) analizi, uzaydan gelen ışıklardan, cisimlerin hangi elementlerden oluştuğunu göstermektedir.
1932'de Karl Guthe Jansky adındaki bir mühendisin rastlantı sonucu bulduğu uzaydan gelen radyo yayınları, daha sonraki yıllarda radyoteleskopların doğmasına ve uzayın derinliklerinin dinlenmesine, bu radyo yayınlarının kaynaklarının ve nedenlerinin bulunmasına yol açtı. 2. Dünya Savaşı sırasında Almanların geliştirdiği V-1 ve V-2 füzeleri daha sonraki yıllarda uzayın keşfi için yapılacak çalışmalarda büyük bir adım oldu. 1947-1956 yılları arasında özellikle ABD, uzay çalışmalarına büyük hız verdi. Yapılan uzay uçuşu denemelerinin hiçbiri bir uzay aracını yörüngeye oturtmayı başaramadı. Bu arada SSCB, 1957 yılında üç kademeli Vostok roketleri ile "Sputnik" adındaki ilk yapma uyduyu Dünya çevresinde yörüngeye oturtarak uzay yarışında öne geçti. Uydulardan elde edilen uzay üzerine bilgiler, canlıların, özellikle insanların uzayda yaşayabilmeleri için hangi koşulların yerine getirilmesi gerektiğini ortaya koydu. Böylece uzay tıbbı doğdu ve gelişti. Uzayda ilk insan ise 12 Nisan 1961 tarihinde SSCB'nin uzaya gönderdiği Yuri Gagarin oldu. Bu arada, insanların uzay boşluğuna yerleşmelerini sağlamak, uzayı uzaydan izlemek, Dünya üzerinde haberleşme kolaylıkları sağlamak için binlerce uydu yörüngeye yerleştirildi ya da uzayın boşluğuna fırlatıldı. Nihayet 1969 Temmuzu'nda Ay'ın ABD'li astronotlar tarafından fethedilmesi, uzay çalışmalarında en önemi adımlardan biri oldu. Günümüzde uzay yarışı büyük bir hızla sürmektedir. Özellikle de ABD ve Rusya bu büyük yarışta amansız birer rakiptir.
Uzay hakkındaki bir başka teorem ise 2009'da öne sürülmüştür. Buna göre uzay tahmin edilenden daha küçük olabilir. Galaksi sayısı ise tahmin edilenden çok daha azdır. Görünen uzayda görülen galaksilerin ve yıldızların pek çoğu aynı galaksilerin farklı zamanlardaki görüntüleridir. Işık uzayda doğrusal ilerlemez, evrensel çekim güçlerinin belirlediği yolu takip eder.


SPACE
Space is the boundless three-dimensional extent in which objects and events have relative position and direction.[1] Physical space is often conceived in three linear dimensions, although modern physicists usually consider it, with time, to be part of a boundless four-dimensional continuum known as spacetime. In mathematics, "spaces" are examined with different numbers of dimensions and with different underlying structures. The concept of space is considered to be of fundamental importance to an understanding of the physical universe. However, disagreement continues between philosophers over whether it is itself an entity, a relationship between entities, or part of a conceptual framework.
Debates concerning the nature, essence and the mode of existence of space date back to antiquity; namely, to treatises like the Timaeus of Plato, or Socrates in his reflections on what the Greeks called khora (i.e. "space"), or in the Physics of Aristotle (Book IV, Delta) in the definition of topos (i.e. place), or even in the later "geometrical conception of place" as "space qua extension" in the Discourse on Place (Qawl fi al-Makan) of the 11th-century Arab polymath Alhazen.[2] Many of these classical philosophical questions were discussed in the Renaissance and then reformulated in the 17th century, particularly during the early development of classical mechanics. In Isaac Newton's view, space was absolute—in the sense that it existed permanently and independently of whether there were any matter in the space.[3] Other natural philosophers, notably Gottfried Leibniz, thought instead that space was in fact a collection of relations between objects, given by their distance and direction from one another. In the 18th century, the philosopher and theologian George Berkeley attempted to refute the "visibility of spatial depth" in his Essay Towards a New Theory of Vision. Later, the metaphysician Immanuel Kant said neither space nor time can be empirically perceived, they are elements of a systematic framework that humans use to structure all experiences. Kant referred to "space" in his Critique of Pure Reason as being: a subjective "pure a priori form of intuition", hence it is an unavoidable contribution of our human faculties.
In the 19th and 20th centuries mathematicians began to examine non-Euclidean geometries, in which space can be said to be curved, rather than flat. According to Albert Einstein's theory of general relativity, space around gravitational fields deviates from Euclidean space.[4] Experimental tests of general relativity have confirmed that non-Euclidean space provides a better model for the shape of space.

MEHMET ALİ ARSLAN Haber News

0 yorum:

Yorum Gönder